Ana Sayfa | Önsöz | Giriş | Safsata ve Türleri | Safsata Türleri ve Güncel Örnekler-1 | Alternatif Önsöz | Hazırlık Yazışmaları |
Yanlış Yön Safsatası(Wrong Direction, Confusing Cause And Effect)Tanım: Etki ve tepki arasındaki ilişkinin ters çevrilmesi hatası. Örnek 1: Liselerdeki seks eğitimi, AIDS’in artmasına neden olmuştur. Örnek 2: Erozyon olduğu için ağaç dikmiyorlar.
|
|
Karmaşık Nedenler Safsatası(Complex Cause)Tanım: Sonuca pek çok olay etki etmesine rağmen, sonucun tek bir etkiye bağlanması hatası. Pek çok nedenden birisinin etkisini abartmak hatası ile karıştırılmamalıdır. Örnek 1: Reklam tabelasının yanlış yere konulması kazaya neden oldu. (Doğru, fakat sürücünün alkol alması ve/veya uykusuz olması, bir yayanın yola fırlaması, vs. dikkate alınmamaktadır.) Örnek 2: Orman yangınlarına sıcak havalar neden oldu. (Sabotaj, dikkatsiz ateş yakılması vs dikkate alınmalıdır.) Örnek 3: Suç oranlarındaki artış, sitelerde yaşamak isteyenlerin sayısını arttırıyor. (Statü, gelir, sitelerin sosyal tesisleri vb. etkiler dikkate alınmamıştır) Güncel Örnek : En çarpıcı örneklerden biri ise, mesleki eğitim adı altında heba edilen trilyonlar. Çağdaş meslek alanları yerine modası geçmiş meslekleri öğretme konusunda ısrar eden ve bu yüzden yüzde 30, 40 kapasite ile çalışan meslek okulları, en büyük israf kapılarımızdan biri... (Abbas Güçlü, 10.10.2000, Milliyet) Yazar mesleki eğitim kurumlarının %30-40 kapasite ile çalışmasının birçok nedeni olabileceği halde sadece modası geçmiş meslekleri öğretmek konusundaki ısrar olduğunu söylüyor.
|
|
Yetersiz Örnek Safsatası(Fallacy of Insufficient Sample)İstatistiksel yorumlar, örnek ile bütün arasında bir benzerlik olduğu kabulüne dayanır. Benzerlik ne kadar fazla ise çıkarımlar o kadar güvenilir olur. Diğer taraftan, örnek bütüne benzemiyorsa çıkarım yanlıştır. Önermelerin doğru olması halinde bile, sonuç yanlış olabilir. İstatistiksel Hata Safsataları diye bilinen bu bölümdeki safsatalar “olasılık teorisi”nin yanlış uygulamalarından kaynaklanırlar. Bu gruptaki safsatalar şunlardır: Yetersiz Örnek Safsatası, Yanlış Benzetme Safsatası, Yok Sayma Safsatası, Sümen Altı Safsatası, Kumarbaz Safsatası Tanım: Az sayıda örnek ile çabuk genelleme yapma hatası. Bu safsata çoğu kez Genelleştirme Safsatası ile karıştırılır. Genelleştirme Safsatasında istisnai durumlar için geçerli olan şeyler, genele uygulanmak istenmesine karşın acele sonuç çıkartma safsatasında az sayıda örnekle genelleme yapılır.. Örnek 1: Bir feminist olan Leyla erkeklerden nefret eder. O halde bütün feministler erkeklerden nefret eder. (Tek bir Leyla örneği ile feministlerle ilgili bu sonuca varılamaz.) Örnek 2: Köyün girişinde iki tane cüce gördüm. Demek ki bu köyün insanlarında kalıtımsal anormallik var. (İki cücenin görülmüş olması bütün bir köy için kalıtımsal anomali olarak genelleştirilemez.) Örnek 3: Bizim ailenin erkeklerinin tümü çok hızlı araba kullanırlar. Demek ki, bütün erkekler hızdan hoşlanır. Örnek 4: Savaş tankları arabalardan daha fazla yakıt harcar. O halde dünya petrol tüketiminin büyük kısmı tanklar tarafından yapılıyor. Güncel Örnek : Ama laf aramızda ayrı evlerde yaşamak isteyen bir kadınla evlenmeyi de hiçbir erkek istemiyor. Mesela, “evlenelim" diyorlar, “ayrı yaşayalım ama" denince, “ne diye evlenelim o zaman" diyorlar. Haklılar aslında! Hem evli olup hem de evdeki yemekten, ütüden yine kendileri sorumlu olunca, niye evli olsunlar ki! (Duygu Asena, 10-9-2000, Milliyet) Yazar bütün erkeklerin evliliği sadece hayatı kolaylaştıracak birtakım işlerin kadınlar tarafından yapılması sağlamak için istediği genellemesini yapıyor. Bazı erkekler böyle düşünebilir ama bu tamamını kapsamaz.
|
|
Temsil Etmeyen Örnek Safsatası(Unrepresentative Sample)Tanım: Örnek ile bütün arasında bir benzerlik yoktur. Örnek, temsil ettiği bütünden farklı olduğu için, yapılan çıkarım da hatalı olur. Örnek 1: Metallica konserinde statta iğne düşecek yer yoktu, heavy metal Türklerin en çok sevdikleri müzik türü. (Stattaki gençlerin Türk gençliğini temsil eden bir örnek oldukları kuşkulu). Örnek 2: Önümüzdeki seçimde ANAP kesin iktidar. Rize’de yaptığım ankette halkın %80’i ANAP’ı tercih etti. (Rize halkı Türkiye’nin bütününü temsil edemez.) Güncel Örnek 1: Defalarca belirttiğim “Türkiye’de en çok taraftarı olan kulüp Fenerbahçe’dir” gerçeği, geçenlerde yapılan bir anket sonucu resmen açıklanmıştı. Bu ankette “Aklı başında olanların” Sarı-Lacivertli kulübü desteklediği, Galatasaray’ın ise “Yeni yetmeler” tarafından sevildiği ortaya çıkmıştı. İşte bu özellik, Fenerbahçeli taraftarların daha kaliteli, futboldan anlayan, sadece galibiyeti değil iyi oyunu da görmek isteyen bir kitle oluşturduğunu ortaya koyuyor. Bu taraftar kuralları da hakemler kadar bildiğini ve yapılan hataları anında tesbit ettiğini her fırsatta gösteriyor. Nitekim İstanbulspor maçında Andersson’a yapılan penaltı pozisyonlarında Muhittin Boşat’ı, Ankara’da da Mustafa Çulcu’yu ıslıklamaları bunun en çarpıcı kanıtıdır. (Necati Bilgiç, 1.9.2000, Fanatik) Yazar , ankette tespit edilen tiplemeler, sanki Türkiye futbol severlerine örnek teşkil ediyormuş gibi bunu bütün Türkiye’ye uyguluyor. Güncel Örnek 2: Bir başka “internet anketi”nde yine sorulmuş: “KHK’nın çıkmasına taraftar mısınız?” Cevaplar şöyle: Evet: Yüzde 18.6, Hayır: Yüzde 81.4 Bu sonuçlar, aşağı-yukarı; halkın hükümete olan desteğini ya da güvensizliğini de gösteriyor. (Hasan Karakaya, 5.9.2000, Akit) Yazar internet kullanan belirli bir yaş ve mali durumdaki kitlenin , KHK’nın çıkmasına taraftar olan “halkı” temsil ettiğini iddia ediyor.
|
|
Yanlış Benzetme Safsatası(False Analogy)Tanım: A ve B arasına bir benzerlik kurulması, A’nın özelliklerinin B’de de olması gerektiği şeklindeki yanlış çıkarım durumu. Örnek 1: İşçi çivi gibidir. Çiviyi çakmak için başına vurmak gerekir. İşçilere de aynısı yapılmalı. Örnek 2: Yunanlılarla benzer yemekleri yiyoruz, benzer müzikten hoşlanıyoruz. Neden biz de onlar gibi Noel kutlaması yapmayalım? Güncel Örnek 1: Bizim millet, ifrat ve tefrit arasında bir türlü ölçüyü bulamadığı için, gitti canavar dediğimiz kollu makinelere çoluğunun çocuğunun nafakasını yatırdı... Çok evler yıkıldı, çok ocaklar söndü. Ama kapattım demekten kolayı yok. -Kapattım.. İyi yaptın... Eğitimi idare edemeyenler de okulları kapatsın... İrticaya mani olamayanlar da camileri kapatsın, vesselam. (Rauf Tamer, 22.8.2000, Sabah) Yazar, kumarhanelerin kapatılmasını, kumarhanelerin sorun olmasına üretilmiş bir çözüm olarak sunulmasını eleştirmek için sadece problemli olma yönüyle benzeyen olaylara dikkat çekecek şekilde çıkarım yapıyor. Güncel Örnek 2: “Sayın Bahçeli dün Malazgirt’teydi. Hançeresini yırtarcasına bağırıyordu. “Malazgirt ruhunu biz koruyacağız...” Ah keşke bu sözü yerine getirecek cesarete sahip olsaydı. Kendisini biz de alkışlardık. Sultan Alparslan Malazgirt ovalarında 30 bin kadar mücahitle 300 bini aşkın Bizans ordusunu hezimete uğratmıştı. Son yapılan genel seçimlerde milletimiz solun karşısındaki partilere 550 milletvekili olan Mecliste tamı tamamına 412 milletvekilliği vermişti. Bu netice Sayın Bahçeli’ye Malazgirt ruhunu koruyacak yürekliliğe sahip olduğunu ispat etmek için tarihi bir fırsat idi. Kendisi Başbakan olabilir Malazgirt ruhuna sahip bir koalisyon oluşturabilirdi. Ama bunu yapamadı ne yazık ki gitti Ecevit’e muavin oldu. (Süleyman Arif Emre, 28.8.2000, Milli Gazete) Yazar, Meclisteki sağ partileri Alparslan’ın ordusuna, sol partileri de düşmanlarına benzetiyor. Ve bu benzetmesine dayanarak mecliste sol partinin başkanına başbakanlığın verilmesi sebebiyle Malazgirt ruhunun kaybedildiği çıkarımını yapıyor. Güncel Örnek 3: İstanbul’da bazı özel ambulans firmaları bu araçları zaman zaman hasta taşımak için değil, bir yere acele yetişmek isteyen kimseler için taksi olarak kullanıyorlarmış. Biz bir hasta hastaneye yetişecek diye sol şeridi aceleyle boşaltırken mesela bir işadamını havaalanına yetiştiriyorlarmış meğer. Alın işte bir sağlık ve merhamet istismarı. Şimdi yetkililer ne yapacaklar? Din istismarını önlemek için din ve vicdan hürriyetini kaldırdıkları gibi ambulansların istismarını önlemek için tümüyle ambulans sistemini mi kaldıracaklar? Sakın kaldırmazlar demeyin, bu kafa onu da yapar. (M. Akif Aydın, 14.10.2000, Yeni Şafak) Yazar, ambulansların trafiği istismarı ile, din istismarını benzeterek ambulansların kaldırılması gerektiği çıkarımını yapıyor.
|
|
Yok sayma Safsatası(Slothful Induction)Tanım: İstatiksel verilerle ile elde edilen sonucun muhatabının aleyhinde olması nedeniyle yoksayılması. Örnek 1: Ali son 6 ayda 12 kaza yaptı ve halen bunların bir hata değil tesadüf olduğunda ısrar ediyor. (Deliller onun hatalı olduğunu gösterdiği halde.) Örnek 2: Pek çok
anket sonucu, DYP nin çıkaracağı milletvekili sayısının 50’den fazla
olmayacağını gösterdiği halde, Parti lideri hala iktidar olacaklarını
söylüyor. |
|
Sümen Altı Safsatası(Fallacy of Slanting)Bir şeyi savunurken hesaba katılması gereken belirli noktaları bilinçli bir şekilde atlayarak, yetersiz veya aşırı vurgulayarak, bir sonuca varılması konusunda önem arz eden, sonuçla alakalı delillerin saklanması Örnek 1: Vanspor bu maçı büyük bir ihtimal kazanacaktır. Çünkü son 10 maçından 9’unu kazandı. (Son 10 maçı ikinci lig takımlarıyla oynamıştır, şimdiki rakibi ise birinci ligdendir.) Örnek 2: Eski Sovyetler Birliği’nden bir gazete manşeti. “Sovyet Rusya spor müsabakasında ikincilik aldı. Birleşik Devletler ise sondan üçüncü oldu.” (Yarışmaya sadece üç ülke katılmıştır, ABD birinci, Sovyetler Birliği ise ikinci olmuştur.) Güncel Örnek : Devlet baba, daha doğrusu Cumhuriyet’i kuran kadrolar adına hareket ettikleri iddiasında bulunanlar benim türbemden milyonları, milyarları, trilyonları kesiyorlar, bunun karşılığında da benim kızımın, benim kardeşimin, benim ablamın ve benim komşumun başındaki örtüye el atıyorlar. (Atilla Özdür, 09.10.2000, Akit) Yazar, devletin ya da Cumhuriyeti kuran kadroların bugünkü temsilcilerinin türbelere girerken para almasına rağmen başörtüsüne karşı olmasının bir tutarsızlık olduğu çıkarımını yapıyor. Ancak yazar burada devletin türbelerin değil müzelerin ziyaret edilmesi karşılığında para aldığı gerçeğini saklıyor.Bazı müzelerin içinde türbelerin olması türbelerden para alındığı anlamına gelmez
|
|
Kumarbaz Safsatası(Gambler’s Fallacy)Tanım: Bir olayın geçmişte nadir geçekleşmiş olmasına dayanarak, gelecekte daha yüksek ihtimalle ortaya çıkabileceğini kabul etme yanılgısı. Olasılık teorisinde, her olay ya da oluşumun bir öncekinden bağımsız olduğu kabulünü reddederek, örneğin madeni paranın on kez tura geldikten sonra, on birincide yazı geleceğini iddia etmekten oluşan hata. Örnek 1: Zar atma masasına yine gitmelisin. Yedi atma şansı altıda bir, zarları beş kez attığın halde yedi tutturamadın. Elin mahkum, şimdi yedi atacaksın. Örnek 2: Yakında zengin olacağım. Nasıl bu kadar eminsin? Biliyorsun, her hafta Spor Loto oynuyorum. Şimdiye kadar hiç kazanmadım. Bu nedenle kazanma ihtimalim gittikçe artıyor.
|
|
Bir Bilen Safsatası(Argument To Authority, Appeal To Authority)[Argumentum Ad Verecundiam]Bu bölümdeki safsatalarda ortak olan nokta, iddiayı kabul ettirmek için, bir otoriteye veya geleneklere, adetlere v.s. başvurulmasıdır. Otoriteye Başvurma Safsataları adı verilen grupta şu safsatalar yer alırlar: Bir Bilen Safsatası, İrrasyonel Otorite Safsatası, İnanca Başvurma Safsatası Ortak Tutuma Başvurma Safsatası, Grup Baskısı Safsatası, Faydacı Safsata, Beğendirme Safsatası, Dayatma Safsatası, Tavır Etkisi Safsatası, Genetik Safsatası Tanım: Bir Bilen Safsatası, bir iddianın kabulü için otoriteye (kişi, örf, adet, kurumlar vs.) veya bunlara duyulan saygı, hürmet veya korkuya başvurmak. Kişinin kendi tercih ve sorumluluklarıyla ilgili kararların denetimini, “kendisinden daha iyi bildiği inancıyla” başka birinin otoritesine bırakması Örnek 1: Tarih hocam aya inişin bir hile olduğunu söyledi. Ona inanıyorum, çünkü o benden daha fazla tahsil yapmış biri. Örnek 2: Senin fikrini kabullenmem mümkün değil, çünkü gazetenin başyazarı aksini söylüyor. Güncel Örnek 1: FP Lideri Recai Kutan partisinin kongresine 3 gün kala Erbakan kozunu ileri sürdü. Kutan, Erbakan’ın Abdullah Gül’e “Senin aday olman için erken, daha gençsin, biraz bekle” dediğini söyledi. (11.5.2000, Posta) Kutan, Abdullah Güle kongrede aday olmamaya ikna etmek için somut neden göstermek yerine Erbakan’ın sözünü aktarıyor. Güncel Örnek 2: Gorbaçov diyor ki; “problem, problem, problem... Öyleyse...Gerekli olan ne?” Ve sonra “kendi sorusunu” yanıtlıyor: -Gerekli olan işbirliğidir... Diyalogdur. Evet “gerekli olan” şey diyalog. (Yavuz Donat, 12.8.2000, Sabah) Yazar, diyalogun neden gerekli olduğuna kanıt olarak Gorbaçov’un sözünü gösteriyor Güncel Örnek 3: Tansu'yu ülkenin başına ben belâ ettim, demiş Demirel. Cüneyt Arcayürek’in kitabında yazıyor. “Bekleyen Adam’ın Gerçekleşen Düşü” adlı kitap. Vaktiyle emanetçi olarak partiyi teslim ettiği Cindoruk için de hasta demiş Demirel... Adamı Meclis Başkanı yaptık demiş ve tarafsız kalamamasından yakınmış... Hem de Oktay Ekşi’nin yazdıklarına hak vererek. Demiş mi dememiş mi diye hiç tereddüt geçirmedim. Çünkü Cüneyt ağabey, böyle bir şey uydurmaz. Belli ki demiş. (Rauf Tamer, 19.9.2000, Sabah) Yazar kitapta yazılanların doğruluğunu sadece Cüneyt Arcayürek’in kişiliğine bakarak iddia ediyor.
|
|
İrrasyonel Otorite Safsatası (Fallacy Of Unqualified Source)Bir iddiayı desteklemek için, o konuda bilgi sahibi olmayan kişileri uzman olarak göstermekten doğan hatalı çıkarım. Örnek 1: Hülya Avşar bu sene enflasyonun düşeceğini söyledi, Ben de yatırımlarımı ona göre değerlendirdim. Örnek 2: Annem, çocuğun ağlamasının iyi olduğunu, ağlarken ciğerlerinin şistiğini söyledi, ben de bıraktım ağlasın. Örnek 3: Komşu mide ağrısına kekik suyunun birerbir geldiğini söyledi, ben de kaynattım. Örnek 4: Hamdi Amca, otomobilin tekerleklerine tekmeledi, lastiklerin idare edeceklerini söyledi, ben de değiştirmedim.
|
|
İnanca Başvurma Safsatası(Appeal to Belief)[Consensus Gentium]Tanım: Bir fikir ya da iddianın doğruluğunu, insanların çok büyük çoğunluğunun ona inandığını ya da tüm insanların onu bütün zamanlar boyunca benimsediğini savunarak iddia etmekten doğan hata Örnek 1: UFOların başka gezegenlerden geldiğine inanmıyor musun? Neden olmasın? UFOlarla ilgili son kamuoyu araştırmaları insanların çoğunluğunun UFOlara inandığını gösteriyor. Örnek 2: Tanrı vardır. Çünkü insanların büyük bir kısmı onun varlığına inanıyor.
|
|
Ortak Tutuma Başvurma Safsatası(Appeal To Common Practice)Tanım: Öneriyi kabul ettirmek için, büyük çoğunluğunun ortak bir davranışı olduğu düşüncesine başvurarak doğru olduğunu iddia etme. Örnek 1: Ne olmuş kopya çektiysem yani? Kopya çekmeyen var mı? Örnek 2: Yemek yapmak erkeklerin görevi değildir. Çünkü evlerde hep kadınlar yemek yapar. Güncel Örnek 1: Yine televizyonlarda Hakan Şükür’ün dedikoduları yapılıyor. Çıkıyor Hıncal Uluç, “Hakan müthiş paragöz” diyor. Bir başkası apayrı şeyler konuşuyor. Görün işte, bunlar spor yazarı! Halbuki Hakan Şükür’ün Galatasaray’a neler kazandırdığını sağır sultan bile biliyor. Para canlısı olmayan kaldı mı memlekette? Hakan’a paragöz diyenler, adeta bedava değil yazarlık yapmak, selâm verirler mi insana? İnsan biraz düşünür, hele yaşını başını almış adamların biraz daha yutkunması lâzım konuşurken. Çocuk gitmiş İtalya’ya, kendini ispatlama peşinde, rahat bırakın garibi. (Sami Özey, 29.8.2000, Akit) Yazar Hakan Şükür’ü paragözlükle suçlayanlara karşı savunurken, memlekette zaten para canlısı olmayan da kalmadı diye Hakan’ın paraya düşkünlüğünün normal olduğu çıkarımın yapıyor..
|
|
Grup Baskısı Safsatası(Bandwagon, Peer Pressure)Tanım: Bir öneriyi kabul ettirmek için deliller öne sürmek yerine bir grubun baskısını veya beğenisini öne sürme hatası. Örnek 1: Ali: “Ayşe, sen okuduğun o kitabı pek beğenmediğini söyledin ama , bizim grubun başucu kitabıdır o.” Ayşe: Yok canım, beğendim. Örnek 2: Ahmet: Bana göre, herkes ülkesini sevmeli ve milliyetçi olmalı. Elif: Sen bir faşistsin. Biz böyle düşünmüyoruz. Ahmet: Tamam,tamam. Sözümü geri aldım. Örnek 3: Rakıyı sevmelisin. Her Türk erkeği rakıyı sever. Örnek 4: Medeni kanunun değiştirilmesi ile ilgili çalışmalar konusunda bazı tereddütlerim vardı, ama herkes beğendiğine göre benden de okey. Güncel Örnek 1: Türkiye’nin en az 75 yıldır laik yöneticileri var. Değil İslâmcılar, dini görünürlüğü belirgin ekipler dahi Türkiye’yi yönetmedi bu kadar zamandır. Hemen “Refahyol” hükümetine atıfta bulunanlar olacak. Bu koalisyon hükümetinin bir kanadı dindarlığını gizlemeyen particilerden oluşan bir partinin mensupları idi. Fakat bu partinin ne tüzüğünde, ne programında bir din, dindarlık iması dahi yoktu. İcraatında var mıydı? Bu partinin -eğer böyle bir niyet taşıyorsa- koalisyon döneminde dini bir icraat yaptığını söylemek çok güç... Öyleyse? Türkiye’de hürriyet yoksa, adalet yoksa, kirlilik varsa, yolsuzluk varsa, sömürü düzeni varsa... Bunların olduğunu herkes söylüyor. (Asım Yenihaber, 9.10.2000, Akit) Yazar, Türkiye’de hürriyet olmadığı, adalet olmadığı, kirlilik olduğu, yolsuzluk olduğu, sömürü düzeni olduğu şeklindeki iddialarına delil olarak herkesin de bunu söylediğini gösteriyor.
|
|
Faydacı Safsata(Pragmatic Fallacy)Tanım: Bir şeyin bazı insanlar üzerindeki yararlı etkilerinden dolayı doğru olacağını varsaymak. Örnek 1: Fenerbahçe’nin 6 yabancı oynatmasından dolayı ceza görmemesi Fenerbahçe’nin menfaatinedir. Kulüp menfaatlerini gözetmekle yükümlü federasyonun Fenerbahçe’ye ceza vermesi yanlıştır. Örnek 2: Trolle avlanmayı yasaklamak, balıkçıları aç bırakmak demektir. Örnek 3: Fındık taban fiyatını arttırmak gerekir, yoksa fındık üreticileri perişan olurlar. Örnek 4: Emeklilik yaşı 40’a indirilmelidir, yoksa memurlar mağdur olurlar.
|
|
Güncel Örnek 1: Bu arada, unutmadan ekleyelim, Suriye’ye yeni atanan büyükelçimiz de fırtınalar yarattı. Hadi, kolu kırıp yenin içinde tutalım ve fırtınanın nedenini yazmayalım.. Bilen bildiği ile kalsın.. Ne de olsa, son tahlilde Dışişleri Bakanlığı’nın, Türkiye’nin gözbebeği bir bakanlık olması lazım. Diplomatlarımızla 25 yılı aşkın süre birlikte olunca, ister istemez yerleşiyor bu duygu.. (Sedat Sertoğlu, 18.8.2000, Sabah) Yazar, Türkiye’nin Suriye Büyükelçisinin hakkında bildiği bazı şeyleri açıklamamanın Türkiye’nin faydasına olduğu gerekçesiyle açıklamıyor.
|
|
Beğendirme Safsatası(Appeal To Personal Interests)[Argumentum Ad Personam]Tanım: Bir öneriyi kabul ettirebilmek için başkalarının tercihlerine, kişisel eğilim ve çıkarlarına baş vurma. Örnek 1: Sen Tansu Çiller’i beğenirsin. O halde onun ekonomi politikasını desteklemek zorundasın. Örnek 2: Senin gibi klasik müzik seven bir insanın, o konseri kaçırmaması lazım. Örnek 3: Sen zaten liberal adamsın, karın gece eve çok geç gelmişse ne olmuş? Örnek 4: Emeklilik yaşının yükselmesiyle ilgili yasa tasarısını neden destekliyorsun, tasarı meclisten geçerse, emekli olmak için 4 yıl daha fazla çalışman gerekecek.
|
|
Dayatma Safsatası(Fallacy Of “İs” To “Ought”)Tanım: Tanımlayıcı anlamlar içeren terimlerin dayatılması suretiyle, bunların kabullenilme zorunluluğunu ortaya koyma iddiası Örnek 1: “Kapitalizm en iyi ekonomik sistemdir.” Dolayısıyla, tüm toplumlar kapitalizmi benimsemelidir. Örnek 2: Türkiye’yi çeteler yönetiyor. Bir çeteye üye olmazsak kesinlikle yaşayamayız. Örnek 3: Süleyman Demirel aralarındaki en tecrübeli adamdır. Ona oy vermek lâzım. Örnek 4: Arkadaş bizdendir. İşini ona göre gör. Güncel Örnek 1: “Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi: 1. Güzel koku.2. Kadın 3. Gözümün nuru namaz.” (Hadis sahihtir.) Hadisi şerifte sıralanan üç şey vardır. Güzel koku, kadın ve namaz. Kadın, güzel koku ile namazın arasında zikredilmiştir. Elbette ki bunun bir hikmeti vardır. Çünkü kadın, koklanarak kendisiyle ferahlık duyulacak ve namaz gibi kutsal bir varlık olarak anlaşılacaktır. Bu özellik ve hususiyetlerle donatılmış bir kadın ile evlilik yapıp da huzurlu yaşamamak akıl ve mantık dışıdır. (Abdullah Büyük, 25.8.2000, Akit) Yazar, Hadisten yola çıkarak tanımladığı kadınlarla evlilik yapıp huzurlu yaşamamanın akıl ve mantık dışı olduğunu söylüyor/dayatıyor, Güncel Örnek 2: Japonlar’ın tarifiyle temel formül şu: Önce Japonya, sonra şirketim, sonra ailem, sonra da ben!.. Demek ki bizim için de tartışılmaz formül belli: Önce Türkiye, sonra şirketim, sonra ailem, sonra da ben. (İlker Sarıer, 31.8.2000, Sabah) Yazar Japonya için geçerli olan formülün bizim için de geçerli olduğunu ve bunun da tartışılamayacağını dayatıyor.
|
|
Mazruf Değil Zarf Safsatası(Style Over Substance)Tanım: Öneriyi yapan kişinin tavırlarının, önerinin kabulünde ikna edici rol oynaması. Örnek 1: O efendi kılıklı adam hırsız olamaz. Örnek 2: Ali kalabalıkta nasıl davranılacağını bilir, kavgayı o başlatmış olamaz. Örnek 3: Berna Yılmaz kibar bir kadın, kocasının yerine AB kongrelerine onu yollamalı. Örnek 4: Ahmet tuttuğunu koparır, dernek başkanı olmak onun hakkı.
|
|
Genetik Safsatası(Genetic Fallacy)Tanım: Bir şeyi; kaynağı, kökeni veya başlangıcı açısından değerlendirmek, açıklamak veya reddetmekten doğan hata. Bir iddia veya şeyin kaynağında bulunmuş bir kusuru, delil kabul ederek iddianın veya şeyin gözden düşmesine neden olma. Örnek 1:Türkler Göçebe Bir Toplumun Çocuklarıdırlar, iyi Mimariden Anlamazlar. Örnek 2: O resimden ne anlarmış, alt tarafı bir kapıcının oğlu. Örnek 3:Hırsızın oğlu da hırsız olur. |
|
Tehdit Safsatası(Argument From Force)[Argumentum Ad Baculum]İddiayı kabul ettirmek için birtakım duygulara hitap eden safsata türleri pek yaygındır. Bunlardan bazıları Tehdit Safsatası, Acındırma Safsatası, Yaygın Kabul Safsatası, Önyargılı Dil Safsatası, Mazeret Safsatası Tanım: Tehdit Safsatası, bir iddianın kabul edilmesi için, korkutmak, kızmak, tehdit etmek, güç kullanmaya kalkışmaktan doğan hatalı çıkarımdır. Örnek 1: Doğru söylediğimi düşünmüyorsan, senin kafanı kopartacağım! Örnek 2: İşini kaybetmek istemiyorsan, şirketin yeni politikasının iyi olduğunu kabul etmelisin. |
|
Örnek 3: Hocam, dersinizden 85 almaya ihtiyacım var. Bu durumu konuşmak için 1 saat sonra odanıza geleceğim. Şu anda babamın yanına gidiyorum. Aklıma gelmişken, babam fakültenin dekanıdır. Görüşmek üzere. Güncel Örnek 1: Erbakan, kendisine itaat etmelerini istediği FP’lilere Uhud savaşından örnek verdi; Uhud’da peygamberimizi dinlemeyenler bozguna uğradı. (11.5.2000, Posta) Erbakan kendisine itaat etmeyenlerin itaat etmesini sağlamak için Uhud Savaşında peygamberimizi dinlemeyenler yüzünden bozguna uğradığını söylüyor. Güncel Örnek 2: Konuyu fazla açmak istemiyorum ama damarıma basılırsa hepsini tek tek açıklarım. Şu anda özellikle trafik kazalarının bol olduğu Gelibolu’ya ambulans tahsis edilmesi benim için en önemlisi... Gerisini gerekirse tekrar yazarım. (Ahmet Vardar, 15.8.2000, Sabah) Yazar Gelibolu’ya ambulans tahsis edilmezse bildiklerini açıklayacağını söyleyerek yetkilileri tehdit ediyor Güncel Örnek 3: Yanlış yoldasınız. Amacınız Kadirizmi çökertmekse ikinizin yaşının toplamından fazla yeğeni vardır Kadir'in. (Pakize Suda, 12.9.2000, Hürriyet) Yazar, muhataplarının neden yanlış yolda olduğunu anlatmak yerine Kadir İnanır’ın yeğen sayısıyla gözdağı vermeye çalışıyor.
|
|
Duygu Sömürüsü(Argument To Pity)[Argumentum Ad Misericordiam]Tanım: Argümanı karşısındakine kabul ettirebilmek için, onun acıma hissinden yararlanma durumu. Örnek 1: Hakim bey lütfen, beni adam öldürmekten hapse atmayın! Beni hapse atarsanız çocuklarım aç kalacak. Örnek 2: Umarım önerimi kabul edersiniz. Son üç ayımı bunun üzerine çalışarak geçirdim. Örnek 3: Hocam, bu dersten A almak zorundayım. Eğer alamazsam bursum kesilecek. Güncel Örnek 1: O ahvalde de polis pislik yaparsa, adam dövmeye, işkence yapmaya başlar ve hâlâ rüşvete bulaşırsa, o zaman biz onun yakasına yapışacağız, görecek hanyayı konyayı... Yanlış mı konuşuyorum Sayın İçişleri Bakanım!.. Bu söylediklerimde, toz zerresi kadar yanlışlık veya eksiklik var mı? Yok ama hani hareket?.. Evde bebeler süt beklerken, bu adamlar daha ne yapsın?.. (İlker Sarıer, 19.8.2000, Sabah) Yazar polisin yeterince iyi çalıştığı iddiasını daha ikna edici hale getirebilmek için evdeki süt bekleyen bebeklerden bahsediyor. Güncel Örnek 2: Evet, böyle derim... Ama bir türlü aramıyor!.. Herhalde, Erdal Bilallar’ın başında olduğu “İstanbul Konseyi”nde olmadığımız için! Oysa biz, sadece İstanbul’la sınırlı değiliz... Ufkumuz geniş... Biz, tüm Türkiye’yi içine alan “Anadolu Konseyi”nin içindeyiz. İtilen, horlanan, aşağılanan, gariban “Anadolu insanı”nın yanında ve onların sesiyiz! (Hasan Karakaya, 2.9.2000, Akit) Yazar, İstanbul Konseyine üye olmadığı için birileri tarafından aranmadığını söylüyor. Kendisinin Anadolu Konseyi içinde yer aldığı ifadesini kuvvetlendirmek için bazı acındırıcı sıfatlar kullanıyor. Güncel Örnek 3: Belediye otobüslerini kullanan şoförler “bitmiş” durumda! Bilmiyor olamazsınız ki, bu insanlar 1997’den beri sözleşme yapmadılar ve zam alamıyorlar...150-200 milyon lira arasında maaşlarla, sürünme noktasındalar, borç içinde yüzüyorlar... Ruhsal olarak felç olmuş durumdalar. Bu insanlar, koca koca otobüslerle vatandaşı taşıyorlar, trafiğe çıkıyorlar... İstanbul’un belki de en ağır işini yapıyorlar...Ayıptır, günahtır, yazıktır. Bir anlaşmazlık varsa, başkan gibi araya girin ve sorunu çözün! Çünkü bu insanlar, binlerce can taşıyorlar, çakıl taşı değil... Durum kritik, söylüyorum! Sonra, çok canınız sıkılır... Üzülürsünüz!.. (İlker Sarıer, 19.8.2000, Sabah) Yazar belediye başkanını belediye otobüs şoförleriyle sözleşme yapmaya zorlamak amacıyla onları acındırmak gibi bir metot izliyor.
|
|
Önyargılı Dil Safsatası (Prejudicial Language)Tanım: Fikri kabul ettirmek için, öneride duygu veya anlam yüklü terimlerin kullanılması. Örnek 1: Her aklı başında insan, Türkiye’deki gelir dağılımında büyük bir adaletsizlik olduğunu kabul eder. Örnek 2: Türkiye’nin aydınlık insanları, size Cumhuriyet okumak yakışır. Örnek 3; Kebapla viski içen magandanın dik alâsıdır. Güncel Örnek 1: Clinton’un deyimi ile “21. Yüzyılın kaderini belirleyecek ülke”nin Cumhurbaşkanı, böyle bir zirveye turist gibi gitmemeli. (Güngör Mengi, 30.8.2000, Sabah) Yazar, fikri kabul ettirmek için 21. yüzyılın kaderini belirleyecek ülke gibi duygu yüklü bir sıfat kullanmış. Güncel Örnek 2: Baştan hemen söylemeliyim. Tabii ki Kemal Alemdaroğlu bu konuda sonuna kadar haklıydı. Hatta ortada 'haklı-haksız' diye tartışacak bir sorun bile yok. Yobazlara, şeriatçılara, 'Ilımlı İslamcı' (!) ve 'saf demokratlar'a karşı Aydınlanma Türkiyesi'nin kalelerinden biri olan İstanbul Üniversitesi'nin cesur, kararlı ve ödünsüz Atatürkçü Rektörü Alemdaroğlu, en doğal hakkını kullanarak, üniversitenin açılış konuşmasında 'demokrasiyi kılıf yaparak onu yok etmeye kalkanlara karşı' sade bir uyarı yapıyor, demokrasinin de her rejim gibi varlığını sürdürmesi için kendisini korumaya ihtiyacı olduğunu anlatıyordu. (Bedri Baykam ,11.10.2000,Akşam) Yazar, Kemal Alemdaroğlu’ nun haklılığını ispatlamak için, ‘saf demokrat’, ‘Aydınlanma Türkiyesi'nin kalesi’, ‘cesur kararlı ve ödünsüz Atatürkçü’ gibi önyargı içeren ifadeler kullanıyor.
|
|
Mazeret Safsatası(Fallacy Of Special Pleading)Tanım: Kişinin, başkalarına tatbik edilen standart, ilke, kural vb. şeyleri, geçerli bir neden olmaksızın kendisi için geçerli olmadığını savunması. “Acındırma Safsatası”nın özel bir halidir. Örnek 1: Cinayet işleyen birisinin cezalandırılması gereğini kabul ediyorum. Ama ben katil olmayı hiç istemedim, beni oraya göndermeyin. Örnek 2: Ali: Akşam yemeğini hazırlar mısın? Karnım çok acıktı. Ayşe: Sen niye hazırlamıyorsun? Eve birlikte geldik, benim de karnım çok aç. Ali: Ama ben erkeğim, ve yemek yapamayacak kadar yorgunum. Örnek 3; Müvekkilimi tahliye etmelisiniz, çünkü o hamile, cezaevi koşullarına dayanamaz. Güncel Örnek 1: Verdiysem ben verdim. (Süleyman Demirel) Demirel başkaları için uygulanan kuralların, kanunların kendisine uygulanamayacağı çıkarımını yapıyor. Güncel Örnek 2: TÜRK KAMU-SEN Genel Başkanı Resul Akay, bu kanunun KHK olarak çıkmasına karşı çıkmıştır. Tabii tabanıyla birlikte. Bundan sonra Meclis’te kanunlaştırılacaktır. MHP milletvekillerinin bu taslağın kanunlaşmasında çok titiz davranması gerekmektedir. Zira iki müfettiş raporuyla görevine son verilecek memurların içinde ömrünü Türk milletinin mutluluğuna ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne adamış Ülkücü memurlar da olabilir. (Buğra Başkurt, 5.9.2000, Ortadoğu) Yazar, KHK’ya ve de bunun yasalaşmasına sadece kendisine yakın bir siyasi görüşe sahip memurlara da uygulanabileceği için karşı çıkmaktadır. |
|
Güncel Örnek 3: Emin Çölaşan günlerdir yazıp duruyor. Bir gazeteciye çanta dolusu dolar getiriliyor. Olayı, İçişleri Bakanı doğruluyor. Alan gazeteci susuyor! Bir de bakıyorsunuz, neredeyse Emin Çölaşan suçlu sayılacak: - Belgesi yoksa neden açıklıyor, meslek ahlakına sığar mı? Eyvallah!.. Peki, ‘‘toplum ahlakı’’ pisliğe bulaşmışken biz meslek ahlakını nasıl koruyacağız arkadaş? Meclis kulislerinde şimdi gazetecilerin nasıl ve ne kadar para aldıkları konuşuluyor. Mesleği dile değil, ayağa düşürdük. (İsmet Solak, 14.10.2000, Hürriyet) Yazar, Emin Çölaşan’ın bir gazeteci hakkında rüşvet aldığı iddialarına karşı belgesi yoksa niye açıklıyor, meslek ahlakına sığar mı sorularına karşı toplum ahlakı bozulmuşken meslek ahlakı kalır mı diye mazeret öne sürüyor. |